Abdulkadir Selvi, 2023 seçimlerinde kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı konusunun 'Millet İttifakı'nı şimdiden sarstığını' ileri sürdü.
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in "Cumhurbaşkanlığı hiçbir faninin elinin tersiyle iteceği bir makam değil" şeklindeki ifadesini alıntılayan Selvi, "Diyeceksiniz ki Millet İttifakı, parlamenter sisteme dönüşü hedefliyor. Sembolik cumhurbaşkanı olacak. Bütün yetkiler başbakanda toplanacak. İyi de bu vaadi gerçekleştirebilmek için anayasa değişikliği gerekiyor. En az 360 milletvekili ile referandum koşuluyla, referandumsuz 400 milletvekili çıkarmaları gerekiyor. Bu nokta çok ciddi ama nedense üzerinde durulmuyor. Belli ki Millet İttifakı’nın en büyük seçim vaadi parlamenter sisteme geçmek olacak" diye yazdı.
"Peki eğer seçilmeyi başarırsa muhalefetin cumhurbaşkanı parlamenter sisteme dönecek mi? Yetkilerini devredecek mi?" diye soran Selvi, şöyle devam etti:
"Muharrem İnce de daha seçilmeden, durun bakalım hele bir seçilelim diğer işler ondan sonra gelir diye manevra yapmaya başlamıştı. Daha da ötesi Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğu bulabilecekler mi?
Varsayalım Ekrem İmamoğlu seçildi. Bu millet beni güçlü cumhurbaşkanı olarak seçti, yetkimi son güne kadar kullanacağım derse ne yapacaksınız? Bir de Atatürk, Cumhuriyet’i kurarken yetkilerini devretmedi tam aksine Başkomutanlık ve Cumhurbaşkanlığı yetkilerini elinde tuttuğu için Cumhuriyet’i kurma, devrimleri gerçekleştirme şansını buldu. Atatürk Cumhuriyet’i yetkilerini devrederek değil, gücü elinde toplayarak kurdu derse ne yanıt vereceksiniz?"
Kılıçdaroğlu cephesinde "İmamoğlu seçilirse yetkilerini devretmez" kaygısının bulunduğunu, bazılarının "O zaman parlamenter sisteme dönüş tezimiz tamamen çöker" dediğini savunan Selvi, şunları yazdı:
"İmamoğlu’nun seçildiği günden veda edeceği ana kadar yetkilerini sonuna kadar kullanacağından emindiler. O nedenle Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayının özelliklerini sıralarken boşuna, 'Temiz biri olacak, vatandaşlar arasında ayrım yapmayacak, nefsine hâkim olacak, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmeyeceğiz demeyecek, yetkilerini Meclis’e devretmeyi kabul edecek, icra yetkisi başbakanda olacak' demedi. Siyasette hiçbir söz boşuna söylenmez. Söylenen her sözün bir adresi vardır. Cumhurbaşkanlığı konusu gündeme geldiğinde Kılıçdaroğlu, her defasında, 'Yani bütün yetkileri aldım dolayısıyla ben cumhurbaşkanlığı süresince bütün yetkileri kullanacağım. Hayır. Siz o yetkileri parlamentoya iade edeceksiniz' uyarısında bulunmazdı."
AKŞENER'İN İMAMOĞLU'NU FATİH'E BENZETMESİ
Bu noktada İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu için kullandığı "1453'te Fatih aynı senin gibi 'Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul'u' dedi" ifadesine değinen Selvi, "Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu’nu Fatih’e benzetmesi Kılıçdaroğlu’nun cephesinde, İmamoğlu’na güçlü bir destek olarak algılandı. Doğru bir değerlendirmeydi" ifadesini kullandı.
Selvi, Kılıçdaroğlu'nun da karşı hamle olarak Millet İttifakı’nın çok adayla seçime girebileceği söylediğini, bu açıklamayla 'hiçbir şekilde İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı düşünmediğini gösterdiğini' anlattı.
"Kılıçdaroğlu’nun mücadeleye bu denli sert bir şekilde girmesi karşısında İmamoğlu strateji değişikliğine gitti. Böylece kendisini hem ateş hattının dışına çekti hem de daha fazla yıpranmaktan kurtuldu. Siyasette bazen iki adım ileri atlamak için bir adım geri adım atılır" diye yazan Selvi, şunları kaydetti:
"İmamoğlu’nun çevresinde iki görüş çarpışıyor: Şimdiye kadar Erdoğan karşısında cumhurbaşkanlığını kazanabilecek tek ismin İmamoğlu olduğu yönündeydi. O nedenle cumhurbaşkanı adaylığı fırsatını kaçırmamasını istiyorlardı. İkinci bir ekip ise bir dönem daha İstanbul Belediye Başkanlığı yapması yönündeydi. 'İstanbul’a mührümüzü vuralım. Türkiye’ye mührümüzü vururuz' görüşünü savunuyorlardı.
Ekrem İmamoğlu’nun, 'Şu an benim aklımdan geçen ve amacım, İstanbul’da görevini en iyi yapan bir belediye başkanı olmaktır. Dahası hedefim, İstanbul’da tarihin en başarılı belediye başkanı olmaktır, daha ötesi yok, ben bunu yaparsam zaten değişim olacaktır. Değişime büyük bir katkı sunmuş olurum. Yani birilerinin dediği gibi İstanbul’u alan Türkiye’yi alır tezine de damga basmış olacağım' sözleri bunu yansıtıyor.
Bu, aslında İmamoğlu cephesinde bir strateji değişikliğine gidildiğini gösteriyor. Ama bu nihai bir karar değil, sadece bir taktiksel manevra. Çünkü İmamoğlu, cumhurbaşkanı adaylığı hedefinden vazgeçmiş değil. O yönde de bağlayıcı bir beyanı yok.
Bir süredir İmamoğlu’na, 'Yaşınız genç, bir dönem daha belediye başkanlığı yapın, 2028’de aday olursunuz' telkini yapılıyor. İmamoğlu hedefinden vazgeçmiş değil sadece taktiksel bir manevra ile kendisini tartışmanın dışına çekmeyi başarırsa bir süre gelişmeleri izleyip zamanı gelince hamle yapmayı planlıyor.
CUMHURBAŞKANI ADAYI TARTIŞMASI
Millet İttifakı’nda bir yandan cumhurbaşkanı adayı tartışılıyor, diğer yandan 2023 seçimleri öncesinde kamuoyuna açıklanacak deklarasyon ve model önerisi üzerine kafa yoruluyor.
İYİ Parti’nin etkin isimlerinden Cihan Paçacı’nın 'Kemal Bey, son dönemde sürekli tekil konuşuyor' uyarısından sonra ileride bir yol kazası yaşanmaması için iki lider önümüzdeki günlerde sürekli olarak temas halinde bulunacak isimleri açıklayacaklar.
2022 yılından itibaren 2023 seçimlerinden önce açıklanacak deklarasyon ve liderler kabinesi üzerinde çalışmalar başlayacak.
Aslında yayınlanacak deklarasyonun çerçevesini Kılıçdaroğlu, bir ölçüde ilan etti. CHP liderinin cumhurbaşkanının profiline ilişkin ortaya koyduğu ölçüleri kastediyorum. Millet İttifakı, 2 yıl içinde parlamenter sisteme dönüleceği, cumhurbaşkanının yetkilerinin sembolik olacağı, icra gücünün başbakanda olacağı, seçilecek cumhurbaşkanının bu süreci yöneteceğini içeren bir deklarasyonla seçmenlerin huzuruna çıkacak. Cumhurbaşkanı adayı da bunu hem yazılı hem sözlü olarak taahhüt edecek.
KİMLER YER ALACAK?
Liderler kabinesine gelince, Millet İttifakı’nın tabanını genişletmek ve muhalif seçmeni sandığa taşıyabilmek için geliştirilmiş bir model.
CHP cephesinde cumhurbaşkanı olarak Kılıçdaroğlu düşünülüyor. Cumhurbaşkanı yardımcılıkları için Millet İttifakı liderleri önerilecek.
Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı; Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve eğer ittifakta yer alırsa Ali Babacan cumhurbaşkanı yardımcısı olarak planlanıyor.
Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı, Akşener başbakan
Eğer cumhurbaşkanlığı seçimleri kazanılıp parlamenter sisteme geçiş sağlanırsa Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı, Akşener başbakan modeli üzerinde duruluyor.
Temel Karamollaoğlu’nun varlığı başörtüsü nedeniyle kaygı duyan seçmene güvence olarak görülüyor. Ali Babacan ise ekonomi yönetimi için düşünülüyor.
Bu sistem, içinde çok önemli zaafları barındırıyor. O kadar çok 'eğer' var ki.
1- Başta İYİ Partililer, Akşener cumhurbaşkanı olarak geçiş sürecini yönetsin; Akşener cumhurbaşkanı, Kılıçdaroğlu başbakan modeli uygulansın diyor.
2- Çok başlı bu tablo seçmende koalisyon hükümetleri dönemi dönüyor kaygısını tetikleyebilir.
3- HDP’nin konumu ne olacak? Parlamenter sisteme geçişte HDP cumhurbaşkanı yardımcısı olarak mı yoksa bakanlıklar düzeyinde mi temsil edilecek?
Millet İttifakı’nın önünde netleştirmesi gereken önemli soru işaretleri duruyor."