Emin Çölaşan, köşe yazısında toplanan yardım paralarının ne kadar olduğunu, nerede kullanıldığını soruyor.
İşte Emin Çölaşan'ın yazısı:
Sevgili okurlarım, ülkemiz geçtiğimiz haftalarda çok ciddi felaketler, doğal olan ve olmayan afetler yaşadı.
Ormanlarımız cayır cayır yandı, elde yangın söndürme uçakları yoktu.
Kendilerine düşman olarak gördükleri Türk Hava Kurumu'nun uçaklarını pistlere bağlamış oldukları ortaya çıktı.
Milli serveti hiç utanıp sıkılmadan çürümeye terk etmişlerdi.
Son çare olarak parayı bastırdılar, başta Rusya ve Ukrayna olmak üzere çeşitli ülkelerden uçaklar kiralamak zorunda kaldılar.
Durup dururken bu milletin milyonlarca dolarını harcadılar.
Sel olaylarında ise orman yangınlarında olduğu gibi dışa bağımlı değildik. Kendi göbeğimizi kendimiz kestik!
Bütün bu felaketlerde binlerce insanımız perişan oldu.
Dere yatağına yapılan bazı apartmanlar çöktü.
Evleri, iş yerleri, araçları, traktörleri, ahırları ve hayvanlarının bazıları yandı, bazılarını sel suları götürdü.
Yakınları ölen, evsiz barksız kalan, maddi ve manevi büyük zarara uğrayan insanlarımızın acısı büyük.
Ama seslerini duyurmaları mümkün olmuyor.
Türkiye'de oluşturulan korku imparatorluğu bunun en büyük nedeni.
Hiç kimse, hele şu son felaketlere uğrayan yurttaşlarımız konuşamıyor.
Konuşan da korkusundan “Allah devletimize zeval vermesin” diyebiliyor!
Şimdi işin bir başka boyutuna bakalım!
Bu boyut çok önemli.
Ne zaman büyük felaketler yaşasak, ne zaman büyük doğal afetlerle yüz yüze gelsek, bu iktidar hemen çağrılarda bulunmaya başlar…
IBAN numaraları verilir, vatandaştan yardım parası göndermesi istenir.
SMS'le bağış istenir.
Felakete uğramış insanlarımızın acısını paylaşmak isteyen iyi niyetli vatandaşlarımız da bu hesaplara kendi maddi olanakları ölçüsünde katkıda bulunup para gönderir.