Yılmaz Özdil, "Şahsen benim çocukluğumdan beri en büyük hayalim Angola'ya vizesiz gitmekti" ifadelerini kullandı.
İŞTE YILMAZ ÖZDİL'İN YAZISI:
Yaşasın… Angola’ya vizesiz gidebileceğiz
Asrın liderimizi eleştirenler hakikaten çok nankör…
Şahsen benim çocukluğumdan beri en büyük hayalim Angola'ya vizesiz gitmekti.
Şöyle dünya lideri bir devlet adamı gelse de, Angola'ya vizesiz gitmemizi sağlasa diye hep hayıflanıyordum.
Şu ahir ömrümüzde Angola'ya vizesiz gidemeyecek miyiz kardeşim diye kahroluyordum.
Çok şükür ki, asrın liderimiz bunu başardı.
Hayallerim gerçek oldu.
Artık Angola'ya vizesiz gidebileceğiz.
Bana bu imkanı verdiği için, asrın liderimize teşekkür ediyorum.
Angola mutlaka görmemiz gereken, görmesek bile mutlaka bilmemiz gereken bir ülke… Çünkü bizim de bizzat yaşadığımız “başkanlık” denilen “tek adam” sisteminin, muhteşem örneklerinden biri.
Atlas Okyanusu kıyısında yeralıyor.
Yeraltı kaynakları çok zengin.
Kulaklarından petrol fışkırıyor, Afrika'nın en büyük ikinci petrol ihracatçısı, aynı zamanda, paha biçilmez elmas yatakları var.
1975 yılına kadar Portekiz sömürgesi olduğu için, Dbong, Ekambi, Kapombe, Ageweve gibi Afrikalı isimleri değil, Fernando, Roberto, Jose, Eduardo gibi Portekiz isimleri kullanıyorlar.
Jose Eduardo dos Santos, gariban bir ailenin çocuğuydu.
1992'de “başkan” seçildi.
Muhalefet partileri olduğu için ağız tadıyla başkanlık yapamıyordu.
Şak, anayasayı değiştirdi.
Benzetmek gibi olmasın ama, tam bizdeki “yetmez ama evet” referandumunun yapıldığı 2010 yılında anayasayı değiştirdi.
“Tek adam” oldu.
Hem devlet başkanı, hem millet meclisi başkanı, hem silahlı kuvvetler başkomutanı yetkilerine sahip oldu.
Tek başına “yasama yürütme yargı ordu” oldu.
“Halkın adamı” sloganını kullanıyordu.