Hürriyet gazetesi başyazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, "Kötü genleri sustur iyi genleri coştur" başlıklı yazısında "Son 10 yılda tam bir patlama sürecine giren karaciğer yağlanması, kilo fazlalığı/obezite, tip 2 diyabet salgınında da insülin direnci en önemli faktör ve belirleyicidir" dedi.
İŞTE OSMAN MÜFTÜOĞLU'NUN YAZISI
Yazının başlığını şu soruyla da değiştirebiliriz: GENETİK MİRAS MI, YAŞAM TARZI MI DAHA ÖNEMLİ?
Genetik miras yaşam kalitemizi ve ortalama yaşam süremizi belirleyen önemli bir faktör ama ailemizin binlerce yıldır taşıyıp bize ulaştırdığı genlerimizin bu rolünü fazlaca abartanlar da var. Onlar bizi genlerin yönettiğini, beden ve ruhumuzun genlere hizmetle görevlendirildiğini ileri sürüyorlar. Onlara göre “mal sahibi (!)” biz değil, genlerimiz. Biz olsa olsa “kiracı” veya “devre mülkçü” (!) olabiliriz. Bu yaklaşım bir ölçüde doğru da olsa aslında fazlaca abartılıdır. Doğrudur zira az da olsa biz genlerimizin talimatlarına göre yer, içer, dolaşır, gezeriz! Ama bilelim ki genetik mirasımızın sağlığımız ve hayat süremize etkisi aslında yüzde 30’ları geçmez. Diğer taraftan yeni bilimsel çalışmalar/”EPİGENETİK YAKLAŞIMLAR” genetik mirasın değiştirilebileceğini de gösteriyor. Yani iyi ve güzel yaşar, beden ve ruhumuzu iyi besler, kendimize iyi bakarsak, modern bilimin bize sunduğu avantajlardan istifade etmeyi başarabilirsek kötü bir genetik miras bile adeta siner, susar, depresyona girer(!), hatta değişebilir.
İyi bir bilimsel değerlendirmeyle doğru belirlenen bazı genetik kusurların kötü etkileri, hayat tarzında yapılacak değişikliklerle azaltılabilir. Mesela kalp hastalıklarına eğilimli bir genetik yapınız varsa sigara içmemek, düzenli egzersiz yapmak, bol bol balık yemek, uykudan taviz vermemek, stres yükünü hafifletmek bu kötü mirasın olası zararlarını hafifletir. Ek olarak kan şekerinizi, kolesterol seviyelerinizi, tansiyonunuzu iyi izler, sorunları tıbbi tedbirlerle kontrol edebilirseniz oluşabilecek sorunları ya hiç yaşamaz ya da hafifletir, daha ileri yaşlara ertelersiniz. Son yıllarda giderek daha çok gündeme gelen “EPİGENETİK” yaklaşımların hızla popülerleşmesinin nedeni de zaten budur. Bilelim ki ailemizden bize kalan genetik miras da ekonomik mirastan farklı değildir. İyi ve doğru kullanıldığında bize hizmet ederken kötü ve yanlış kullanıldığında bir sağlık törpüsüne dönüşebilir.