Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bugünkü yazısında gazeteci yazar Tuğrul Eryılmaz'ı kaleme aldı.
İŞTE AHMET HAKAN'IN YAZISI
Bizim İlber Hoca, işte bu Tuğrul Eryılmaz’la Cihangir’de bir araya gelmiş.
İmam hatiplinin gazetesi
Tuğrul Eryılmaz, bu buluşmadan söz ettiği yazısında...
İlber Ortaylı’nın fotoğrafının altına şunu yazmış:
“İmam hatiplinin gazetesinde neden yazdığı anlaşılamayan akademisyen İlber Ortaylı...”
Tuğrul Eryılmaz’ın yakın mesleki geçmişine baktığımızda yöneticiliğini yaptığı gazetede...
- Faşist görüşlere sahip kişilerin yazdıklarını gördük.
- İnsanların fiziki özelliklerini aşağılayan tiplerin yazdıklarını gördük.
- Her türlü darbe çığırtkanlığının yapıldığını gördük.
- Generallere yönelik yalakalıkların çarpıcı örneklerini gördük.
Tuğrul Eryılmaz için bütün bunlar, hiçbir zaman herhangi bir sorun teşkil etmedi.
Geçmişte de bugün de gelecekte de tek bir sorun vardır:
İmam hatipli olmak.
Bunlar herkesle iyi geçinirler, herkesle iyi anlaşırlar, herkesi idare ederler.
Yeter ki imam hatipli olmasın.
Neyse... Neyse...
Buyur edildiği masalarda ‘solcu eğlencelik’ kabilinden dedikoducu bir çerez olduğunun farkında bile olmayan birini de çok fazla ciddiye almaya değmez.
ADAM KAFAYI TAKMIŞ BİZE
CHP’nin eski milletvekillerinden Aydın Ayaydın, benim kulis bilgilerine güvendiğim bir isimdir.
“Neler oluyor kulislerde” diye ararım kendisini sıkça.
T-24’te bir kulis yazısı yazdı geçen gün Aydın Bey.
Bütün siyasi partilerin kulislerinden bilgiler verdi.
HDP kulisinden verdiği bilgide de “Başak Demirtaş, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı olabilir” bombasını patlattı.
Ben de konuyu hem yazdım hem de Tarafsız Bölge’de tartışmaya açtım.
Aydın Ayaydın, yazısının sonunda “Rüyadan uyandım” diye not koymuştu.
İşte bu nottan yola çıkarak...
Bizim Hürriyet’in Bekçi Murtaza’sı Faruk Bildirici, “Ahmet Hakan’a bakın! Rüyayı tartıştı” diye koca bir yazı yazmış.
İmam hatiplinin gazetesi
Aydın Ayaydın’la söz konusu yazıyı yazmadan önce konuşmuştum. O konuşmamızda yazdığı yazıdaki kulis bilgilerini bana vermişti.
“Rüya” meselesinden sonra da aradım kendisini. “Yazdıkların bir rüya mıydı?” diye sordum.
Şöyle dedi:
“10 gün üzerinde çalıştığım, tamamen kulis bilgilerine dayalı bir yazıdır. O yazıda adı geçen kişilerle bizzat yaptığım sohbetler var. Kimilerinin de en yakın kurmaylarından edindiğim izlenimler. Sonunda ‘rüya’ demem, tamamen bir ironi. Yazının tamamı okunduğunda Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nın adayına daha fazla yer vermeme rağmen, galiba ilk defa isim telaffuz edildiği için HDP adayı çok ilgi çekti. Aldığım kulis bilgilerine göre... HDP’lilerin gönlünden geçen aday Selahattin Demirtaş. Ancak Demirtaş’ın adaylığı önünde yasal engel var. Mithat Sancar’ın da adı geçiyor. Ancak kapatma davasında yasaklı olması talep ediliyor. Başak Demirtaş seçeneğinin ortaya çıkmasının nedeni bu. Yazımda bütün bunları yazdım. O yazının içeriği gerçek anlamda bir rüya değil, ironi yaparak rüya algısına büründürülmüş kulis bilgileridir”.
Mevzuyu şöyle toparlayalım:
Bu Faruk Bildirici, Hürriyet’ten ayrıldı ama gönlü, kafası, aklı, fikri Hürriyet’te. Kopamıyor bir türlü.
Kişisel kariyerini “Hürriyet’in Bekçi Murtaza’sı” olarak tamamlamaya ant içmiş.
Yazık valla.
Üzülüyor insan.
İmam hatiplinin gazetesi
HÂLÂ SQUID GAME İZLEMEYEN AMA İZLEMEYİ DÜŞÜNENLER İÇİN UYARILAR
- “Öldük, bittik. Yok böyle dizi. Ölmeden önce mutlaka izlenmeli” falan türü gazlamalara aldırış etmeyin. Tamam, enteresan bir iş olmuş ama bu kadar gazlanacak bir şey değil.
- Korece benim kulağımı fena tırmaladı. Hele o vurgular, hele o vurgular! Biraz yadırgadım, biraz da güldüm. Kulağınızı Koreceye hazırlayın.
- Gelir durumu pek yerinde olmayan Korelilerin yer sofrasında yemek yediğini görünce... “Aaa! Aynı bizim gibiler” diyeceksiniz.
- Dizideki bazı oyunculuklarda Bollywood tarzı oyunculuktan esintiler var. Büyük oynama, abartılı mimik kullanımı, kaşları yukarı kaldırarak hislenme falan. Buna da hazır olun.
- Konu merak uyandırıyor. Göndermelerinde sistem eleştirisi var. Çekimler şahane. Senaryo iyi. Ama yine de inandırıcılıktan uzak yerler var. Yani taş gibi bir dizi beklemeyin.
HEP MUHALEFETE Mİ AKIL VERECEĞİZ?
Muhalefetin yanlışlarına işaret ediyorum.
“Öyle yapmayın, böyle yapın” diyerek... “Öyle yaparsanız oy alamazsınız” diyerek... “Bu yaptığınız şöyle algılanır” diyerek... “İktidara gelmek istiyorsanız şöyle yapın” diyerek...
Hep muhalefete mi akıl vereceğim?
Biraz da iktidara akıl vereyim.
Seçime iki yıl var.
İktidarın bu iki yıl için “ACİL EYLEM PLANI” hazırlaması ve derhal uygulamaya sokması şart.
Böyle bir planda neler olmalı?
Benim çıkarabildiğim şeyler şunlar:
- “Vatandaşla yüz yüze iletişimin yaratıcı yolları” konulu bir yuvarlak masa toplantısı yapılmalı ve sonuçları hemen hayata geçirilmeli.
- Sosyal medya ihmal edilmemeli ama sosyal medyanın rolü asla abartılmamalı. Bu dengeyi sağlayacak bir strateji bulunmalı.
- Bütün tartışmaların, bütün polemiklerin, bütün gündemin, kuvvetli olunan alanlarda yapılmasını sağlayacak bir çaba sarf edilmeli.
- Cumhurbaşkanı’nın gözüne girmek için değil, Cumhurbaşkanı’nın yükünü azaltmak için çaba harcanmalı.
- “En önemli sorunlar” sıralamasında ekonomik konular en başta geliyor... Ana muhalefet partisinin söyleminin ekonomi olduğu gerçeğine göre hareket edilmeli.
- Yalanlarla baş etmenin altın kuralı şudur: Yalan, hangi mecradaysa... Yalana cevap da o mecradan verilir. Herkesin bu kurala uygun davranması sağlanmalı.