Meral Akşener’in Fatih Altaylı’ya yaptığı açıklamaları okudum. İlk kez net konuşmuş. Çok net hem de. Fakat bu çok netliğe rağmen okurken iç sesimin bambaşka bir havada olmasına engel olamadım. Akşener net konuştukça iç sesim bambaşka konuşuyordu.
- AKŞENER: Biz bu partiyi üçüncü yol olsun diye kurduk. İki yumruk arasına sıkışmış Türkiye’yi tahterevalli sisteminin dışına çıkarmak için kurduk. Kuruluş ayarlarımıza dönüyoruz.
- İÇ SESİM: Valla mı? Gerçekten mi? “İttifak sistemi bitti” anlamına geliyor bu sözler. Ne yapalım? İnanalım mı? Yarın öbür gün başka bir şey söylemeyeceğinizin garantisi var mı? Tekrar soruyorum: Ne yapalım? İnanalım mı?
- AKŞENER: (İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesini göze alıyor musunuz?) Hepsini alıyoruz. Belki bizim aday seçilir. Öyle adaylar çıkaracağız ki!
- İÇ SESİM: İmamoğlu gelip de “Abla kurbanın olayım ne yapıyorsun sen” falan derse yumuşama olmaz mı? Mansur Yavaş, eski ülkücü abileri devreye sokarsa hatır gönül dinlenmez mi? Hepsini geçtim: Kemal Bey, “İstanbul bizim, Ankara sizin olsun” derse bunu yeni bir durum olarak kabul etme ihtimali hiç mi yok? Tekrar soruyorum: Ne yapalım Meral Hanım? İnanalım mı gerçekten?