Ahmet Hakan, ekonomiyi değerlendirdi. Dolar bir kuruş artsa... Anında fiyatlara yansıtanlar, dolar yüzde 40’a varan düşüş yaşadığı halde kıllarını kıpırdatmıyorlar. Tutturmuşlar, “Yerine koyma maliyeti” diye bir gerekçeyi de kardeşim, dolar düşünce yerine koyma maliyeti de düşmüş olmadı mı?
İŞTE AHMET HAKAN'IN YAZISI:
İndirsene fiyatları.
Fiyatlar düşecek, nokta
Dolar arttıkça...
İştahla arttırmıyor muydunuz fiyatları?
Bu gözler, aynı gün içinde aynı ürüne üç kere zam yaptığınızı gördü.
Neyi bekliyorsunuz fiyatları indirmek için?
Toplumsal talebi dikkate almıyorsunuz.
Sosyal medya çağrılarını umursamıyorsunuz.
Hazine ve Maliye Bakanı’nın uyarısına aldırmıyorsunuz.
Tüketici derneklerinin çağrılarına kulak asmıyorsunuz.
Nedir sizi insafa getirecek olan şey?
Önünde sonunda, öyle ya da böyle...
Bu fiyatlar düşecek.
Bu böyle gitmez, gidemez, gitmeyecek.
Bari güzellikle indirin de...
Azıcık takdir kazanın.
PAZARTESİ’DEN ÖNCE... PAZARTESİ’DEN SONRA...
PAZARTESİ’den önce...
Söylem üstünlüğü muhalefetteydi.
Pazartesi’den sonra...
Söylem üstünlüğü iktidara geçti.
Pazartesi’den önce...
Morali yüksek olan kesim muhalefetti.
Morali yüksek olan kesim iktidar oldu.
Millet İttifakı’nda kimin aday olacağı çok önemli bir konuydu.
Millet İttifakı’nda kimin aday olacağı o kadar da önemli değil.
Pazartesi’den önce...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ihtimal dahilindeydi.
Pazartesi’den sonra...
Böyle bir ihtimal kalmadı gibi.
Pazartesi’den önce...
AK Parti saflarında bir yılgınlık vardı.
Pazartesi’den sonra...
AK Parti saflarında bir heyecan var.
Pazartesi’den önce...
Babacan diye bir olgu vardı.
Pazartesi’den sonra...
Öyle bir olgu pek kalmadı.
NOT: Günün konjonktürüne göre yapılmış saptamalardır bunlar. Yatırım tavsiyesi değildir.
Fiyatlar düşecek, nokta
BARİ ÖZÜR DİLEMEYİ BAŞARABİLSEYDİ
DURMUŞ Yılmaz’ın Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı dinledim.
Eveliyor, geveliyordu.
“Ben tam olarak öyle demedim, ben tam olarak böyle dedim” türü savunma cümleleri kuruyordu
Oysa yapması gereken çok basit bir şeydi.
O kürsüye çıkıp şöyle diyecekti:
“Ey milletim! Hiç iyi bir sınav veremedim. Duygularımın, hıncımın, kinimin esiri oldum. Milliyetçi birine yakışmayan bir şey söyledim. Alım fırsatı gibi bir laf ettim. Çok ayıp ettim. Pişmanım. Özür dilerim.”
Bunu yapmak kendisine yeniden saygınlık kazandırır mıydı, kazandırmaz mıydı, bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var:
Hiç değilse Durmuş Yılmaz dendiğinde hissettiğimiz o muazzam can sıkıntısı, bir nebze de olsa dinerdi.
MERAK ETTİĞİM İKİ ŞEY
BİR: Pazartesi’den sonra yapılan anketlerden ne çıkacak? Dolardaki düşüş, anketlere nasıl yansıyacak?
İKİ: “Dolar gördüğü yeri unutmaz” diye bir ekonomi efsanesi var. Bu efsane çöp sepetine basket olacak mı acaba?
Fiyatlar düşecek, nokta.