“Sayın büyüğüm, çok değerli devlet ve siyaset adamı Devlet Bahçeli…
Nasılsınız, iyi misiniz? İyi olmanızı dilerim.
Değerli büyüğüm, MHP olarak HDP’nin şiddetle karşısındasınız.
Bu görüşünüz doğru veya yanlış olabilir ama yine de saygı duymak gerekir. Türkiye’de siyaset işte budur!
Biz nice partiler gördük, nice genel başkanlar geldi geçti…
Dün kara dediklerine bugün ak dediler, dün ak dediklerini daha sonra en sert biçimde suçladılar.
Biz bunlara alışığız!
Nitekim yakın geçmişte siz de Recep Tayyip'e en ağır sözlerle hakaretler ederdiniz. O sözlerinizi henüz unutmuş değiliz.
Aradan birkaç yıl geçti, şimdi onun ‘en büyük savunucusu' oldunuz.
AKP iktidarını savunmaktan başka bir işiniz kalmadı gibi!
Uzunca bir süreden beri ‘muhalefete karşı muhalefet' yapmaktasınız.
Şiddetle savunmak zorunda kaldığınız AKP iktidarının yolsuzluklarını, milleti nasıl soyduğunu, özellikle fakir fukara kitlelerin üzerine nasıl bir kâbus gibi çöktüğünü görmez oldunuz.
Siz bu ortaklıktan önce böyle değildiniz sayın ve değerli büyüğüm…
Sözleriniz ciddiye alınırdı.
Şimdi çelişkili fikirleriniz ve sözlerinizden hangilerine inanmak gerektiğini vatandaş şaşırdı.
Söylemesi ayıptır ama ben de o milyonlarca vatandaştan biriyim.
Sayın ve değerli büyüğüm Devlet Bey…