Emin Çölaşan, "Vetolarda niçin geri adım attık? Eğer varsa, karşılığında hangi somut güvenceleri, kazançları elde etmeyi başardık? Yani ‘zaferi' nasıl kazanmış olduk" dedi.
EMİN ÇÖLAŞAN'IN YAZISI ŞÖYLE:
Büyük lokma ye, büyük konuşma
Sevgili okurlarım, Türk Milleti haftalar boyunca acayip bir kampanyanın etkisi altında bırakılmak istendi.
İktidarın elindeki medya gücü ve propaganda mekanizması bir kez daha devreye sokulmuştu…
“İsveç ve Finlandiya isteklerimizi yerine getirmedikleri sürece NATO'ya üye olamaz. Veto hakkımızı kullanırız! Ben başta olduğum sürece bunların NATO'ya alınması söz konusu değildir…”
Neydi o isteklerimiz?
Bu iki Baltık ülkesi, başta PKK olmak üzere Türkiye'ye karşı terör eylemleri koyan örgütlere destek vermeyecek.
Aksi takdirde veto hakkımızı kullanıp onların NATO üyeliğine engel olacağız.
Medyanın en az yüzde 90'ı ellerinde…
Emir ve komuta zinciri Tayyipgiller iktidarında.
Türkiye birkaç hafta boyunca sabahtan akşama kadar sürekli olarak bu söylemleri onların ağzından dinlemek zorunda kaldı.
Ancak ortada bir gerçek vardı.
Biz bu gibi söylemleri yakın geçmişte çok dinlemiştik!
Örneğin Suudi'li gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrasında Recep Bey sürekli konuşmuştu…
“Bu rezaletin hesabını onlardan sormayı biliriz, bizi enayi mi zannettiler” diyordu.