Pahalılık var. Ekonomide sorunlar var. Enflasyon büyük bela. Kurdaki artışa fren şart. Ülkenin en temel gündemi bunlar.
Haberin Devamı
Tabii ki üç beş arkadaş bir araya geldiğimizde bu konulara odaklanacağız. Tabii ki sohbetlerimizin ana konuları bunlar olacak.
Ama... Fakat... Lakin...
Ben artık bu gündemden fena halde bunalmış durumdayım.
Bir kere konuşulsa, iki kere konuşulsa, üç kere konuşulsa, dört kere konuşulsa... Asla şikâyet etmem.
Bin kere konuşulunca bunalmak kaçınılmaz oluyor.
Üstelik... Hep aynı cümleler, hep aynı kelimeler, hep aynı vurgular, hep aynı yakınma biçimleri, hep aynı karamsarlıklar. Kısacası hep aynı minval üzere giden aşırı tekdüze bir muhabbet.
Tuzumuz kuru değil, tabii ki biz de etkileniyoruz herkes gibi. Ama yıldım, ama usandım, ama bıktım bu sürekli birbirini tekrar eden fotokopi gibi sohbetlerden.
Üstelik konuşarak, yakınarak, ahlanarak, vahlanarak... Çözüme bir milim bile yaklaşma ihtimali yok.
Kısaca hayatı ıskalatan bu baskın gündem yüzünden korkarım asosyalliğime asosyallik katacağım.
İLETİŞİMDE ERDOĞAN’I NEDEN ÖRNEK ALMAZLAR
DESTEKLEYENİ de desteklemeyeni de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir iletişim ustası olduğunu kabul eder.
*
Artık şunu biliyoruz:
Erdoğan, bir meseleyi ahaliye anlatmak istediğinde...
- Onu en yalın, en anlaşılır, en basit hale getirir.
- İçine öfkesini de sevincini de katar.
- Anlatımda kullanılması gereken her türlü unsuru kullanır.
- İletişimin altın kuralı olan bıkmadan tekrar etme ilkesinden asla sapmaz.
Peki ya Erdoğan’ın siyaset arkadaşları?
Onların durumu nedir?
Orada tam tersi bir durum var.
İletişim işini bir türlü başaramıyorlar.
Yahu insan, hiç değilse liderini örnek alır. Onun gibi yapmaya çalışır. Onun gittiği yoldan gider.
ÇOK AYIP BİR ŞEY
“FALANCA aday Alevidir. Bu nedenle kazanamaz” denildiğinde...
Benim söylediğim tek bir şey var:
Eğer bu ülkede kimliğe ve inanca bakılarak oy verilmiyorsa...
Salın gitsin o ülkeyi...
Hiç zorlamayın.
Hiç uğraşmayın.
Çünkü o ülkeden bir cacık olmaz.
KEBAP LAHMACUN MIRRA ÇİĞKÖFTE SIRA GECESİ
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, İstanbul’a gelmiş. Yenikapı’da düzenlenen “Şanlıurfa Tanıtım Günleri”ne katılmak amacıyla... Dün kendisiyle buluştuk. Çok sakin, çok huzurlu, çok hoşsohbet bir yerel yöneticiydi karşımdaki. Uzun ve temiz bir sohbet ettik. Sohbetin bir aşamasında Beyazgül, kendisinin gurme olduğunu fısıldayınca... Ben hemen atıldım ve konuyu Urfa’nın lezzetlerine getiriverdim. Sordum, anlattı. Sordum, anlattı.
- BAKLAVA: Bizim baklavamız cevizlidir. Baklavanın orijinali de cevizlidir. Fıstıklı baklavayı yapana ve sevene bir şey demem ama baklavanın aslının cevizli olduğunu vurgulamadan da geçemem.
- KEBAP: Adana kebabı acılıdır. Bizim Urfa’nın kebabı ise acısızdır. Biz acının kebabın lezzetini baskıladığını, gölgelediğini düşünürüz. Bu nedenle kebabımız acısızdır. Acıyı yan unsur olarak kullanırız.
- LAHMACUN: Lahmacunun boyutuyla oynama işi sonradan çıktı. Ortalama bir boyuttadır lahmacun. Antep lahmacunu sarımsaklı, bizim lahmacunumuz ise soğanlıdır. Fark budur.
- ÇİĞKÖFTE: Etsiz olmaz. Etsiz olur diyenlere “O zaman çiğ kelimesinin anlamı nedir?” diye sormak lazım. Taş ve tokmakla et dövülür, tuzla yoğurulur. Çiğköfte yoğuracak kişinin eli sıcak olmayacak.
- MIRRA: Kahvenin özünün özünün özüdür. Dört kapta kaynatılır. Vücuttaki şekeri ayarlar. Kulpsuz fincanda ikram edilir. Espresso denilen İtalyan kahvesine çok benzer. İtalya’ya gittiğimde mırra özlemimi espresso içerek gidermiştim.
- KADAYIF: Bizim kadayıfımızın Antakya’nın künefesinden bir farkı yok. Biz Urfa sade yağı ve Urfa peyniri ile yaparız. Biz adına “kadayıf” deriz, Antakya “künefe” der. Benzer demiyorum, aynıdır.
- SIRA GECESİ: Bu bir kültür. Yakın arkadaşların sırayla ev sahipliği yaptığı bir sohbet ortamıdır. Biz bu kültürü sürdürüyoruz. Son dönemde turistik müzikli sıra geceleri yapılıyor. Ona da karşı değiliz.
- ŞILLIK: Bu bizim baklavaya benzer meşhur tatlımızdır. Hakkı verilerek yapılırsa müthiş bir tatlıdır. Baklavaya benzer. Cevizle yapılır. Evet, ismi biraz yadırgatıcı. Ama tadan unutamaz bu tatlıyı.
- GÜZEL SES: “Urfa’da herkesin sesi güzel” denir. Bunun acı yemeyle ilgisi olduğu söylenir. İki bilgi de kesin bilgi değil. Evet, bizde güzel türkü söyleyen çok. Ben bunun biraz da sıra gecelerinin sunduğu ifade imkânıyla ilgili olduğunu düşünüyorum.